26 Ağustos 2013 Pazartesi

Salgın [Bölüm 6]

  Küçük çadırlarına geri dönen aileler neler topladıklarına bakmak için ateşin etrafına toplanırlar. Bu sırada Kerem ateş etrafında bir yandan ısınmaya çalışan, bir yandan da aldıkları eşyaları düzenleyen ailesine dönerek Ali'nin anlattığı takas merkezinden bahseder. Arzu her zaman ki gibi itiraz edecek bir şey bulur ve itiraz eder ancak Kerem her itirazdaki gibi onu ikna etmeyi başarır. İki ailede alınanları düzenleyip çadırlarına döner ve günün yorgunluğunu atmaya çalışırlar.
  Sabah yenilen her zamanki yarım kahvaltı yapılır ve Kerem ve Ali değerli eşyaları alırlar ve yola çıkarlar. Yolda birkaç hastalıklı sorun çıkarsada yollarına devam etmesini engelleyemezler. Ali, Kerem'e 4 sokak ilerisini göstererek "Buradan sola döndüğümüzde varacağız" der. Beklenmedik bir şekilde uzun süren yolculuğun sonunda sokağa varılır. Kapıya varılmasına 10 metre kala. Elinde dürbünlü bir tüfek bulunan sert sesli adam "Kimsiniz? Buraya daha önce geldiniz mi? İçeriden sizi tanıyan biri var mı?" diye art arda sorular sorar. Ali'nin cevabı ise "Yaklaşmama izin ver. Beni tanıyorsun." olur. Koruyucu eliyle "gel" işareti yapar. Ali adama bakarak "Necdet? Benim Ali." der. Koruyucu ise eski bir dostu görmenin verdiği mutlulukla aşağı iner ve onları kapıdan içeri alır. Ali'yle özlemin verdiği sıkı bir sarılma ve Kerem ile tanışma yaşanır. Ardından kapı kapanır ve takas alanına doğru yürünür. Bu sırada eski dost Necdet Ali'ye "Ali! Para sistemi değişti" der ve onu yanına çağırır. Kerem, Ali'yi beklerken etrafa biraz göz atar ve çok uzun bir süreden sonra yaşayan bu kadar çok insan görmek onu mutlu eder. Ali gelir ve para sistemini Kerem'e şöyle anlatır: (Kerem: K - Ali: A)
A: Takas sistemi aynı ancak satıcılarda buraya özel bir para var ve çoğu artık parayla işlem yapıyormuş. Biz elimizdeki değerli eşyayı satıcıya veriyoruz ve o bize karşılığında para veriyor ve bizde bu parayla anlaşılacağı üzere istediğim eşyayı alıyoruz. Bence böyle daha mantıklı olmuş illa takas yapmamız gerekmez artık.
K: Bence de.
  Kerem medeniyet kırıntılarının verdiği mutlulukla koşarak satıcılara doğru yönelir.
Unutmadan Torrent-Oyun'dan gelenler; HOŞGELDİNİZ ! Özellikle de Jimmy Hoqkins !

15 Ağustos 2013 Perşembe

Salgın [Bölüm 5]

  32 Km. yol aldıktan sonra Kerem arabayı tenha bir yerde durdurup nerede kalabilecekleri hakkında konuşmaya başlarlar. (Kerem: K - Ali: A - Arzu: AR - Selim: S)
K: Evet düşünelim nerede kalabiliriz? Bizi en az 2 hafta idare etmesi gerekir.
AR: Bence ileride görünen şehre gidelim. Şehir girişinde bir apartmana yerleşebiliriz.
S: Tehlikeli olabilir. Şehir içleri adam dolu nereden çıkacakları belli olmuyor.
K: Bencede. Ali? Bir fikrin yok mu?
A: Benzinin durumu nedir? Yani kaç km götürebilir ben pek arabadan anlamam.
K: 20 Km. kesinlikle götürür.
A: O zaman çam ağaçlarının olduğu bölgeye gidelim. 2 adet çadırımız var. Fazla ses çıkarmazsak orada uzun bir süre kalabiliriz.
K: Herkes aynı fikirdeyse gidelim. Gitmeden önce otoban bitişindeki marketlerden alabildiğimizi alıp gitmemiz lazım.
  Otoban bitişinde görünmeyen bir yere arabayı park ederler. Kerem yanına Ali'yi çağırır ve aralarında konuşurlar. Sonra grubuna döner ve "Planlarda değişiklik oldu. İlk önce ormana gidiyoruz düzgün bir yer buluyoruz ve güvenli hale getiriyoruz. Sabah olunca şehre iniyoruz ve bulabildiklerimizi alıyoruz." der ve ormana doğru yönelirler.
  Ormana vardıklarında düzlük bir alana çadırlarını kurarlar ve çadırlarının hemen yanını tahtalarla kaplarlar. Bu koruma geçici olsada şimdilik işlerine yarayacak bir güvenlik yaratmış olurlar. Hava iyice karardığında çadırları ailelere göre ayırırlar ve yatarlar. Gecenin ilerleyen saatlerinde Ali'nin uykusu kaçar ve çadırından dışarı çıkar. Dışarı çıktığında Kerem'i de odun kütüğünün üstünde oturmuş ateşe bakar halde görür. Korkutmamak için kısık sesle Kerem'e seslenir ve yanına oturur. Aralarında şöyle bir konuşma geçmeye başlar. (Kerem: K - Ali: A)
K: Anlaşılan senin de uykun kaçmış.
A: Korku içinde uyumak çok güven vermiyor.
K: Maalesef öyle.
A: Bugün zamanını bulamadığım için söyleyemedim. Belki duymuşsundur bilmiyorum ama bu şehrin ilerisinde satıcılar var. Yemek, yatak her şeyi satıyorlar. Hatta jeneratör ile telefon, bilgisayar şarj edenler bile var. Çoğu takas ile iş yapıyor ama para ile yapanda var. Yarın şehre inip alabildiklerimizi alalım. Diğer gün seni oraya götürebilirim. Yer değiştirdiklerini sanmıyorum.
K: Mantıklı geliyor. Peki orayı nasıl koruyorlar?
A: Çitlerle çevrili ve silahlı koruyucular var. Onlara da her hafta bir satıcı istedikleri şeyleri veriyor. Bir ara bende orada koruyucuydum.
K: Anladım. O zaman yarın çantalaramıza işe yaramayacak olsada satılabilecek şeyler alalım ve takas yapmak için gidelim. Yarın zor olabilir. Uykuya ihtiyacımız var.
der ve konuşmayı bitirip çadırlarına dönerler.
  Sabah olduğunda çantalara sadece silahlar alınıp şehre doğru yola çıkılır. Şehre uzak olmadıkları için hemen varırlar. Kerem, Cem ve Arzu marketlere girecekken, Ali ve Selim binalara gireceklerdi. Kerem takas yapabilmek için değerli şeyler arıyordu ve gözüne bir kolye ilişti. Belki değerli olabilir diye çantasına koydu. Ali ise bu sıralarda dairelerde dolaşırken gözüne telefon çarpar. Bu son 2 ay içinde gördüğü ilk telefondu. Çok zor bulunuyordu ve takas için çok iyi bir eşyaydı. İki ailede çok geç olmadan dışarı çıkarlar ve çadırlarına gitmek için yola koyulurlar.